17 Nisan 2013 Çarşamba

YERBÖCEK X


………..9876
Kapıyı iyi giyimli bir kadın açtı bize. Evde yoktun çünkü ışıklar yanıyordu hem de
Hepsi…
Mutfaktan reçel kokusu geliyordu…(YERBÖCEK sonraları vişne kokusu
olduğunu söyleyecekti duyumsadığımızın.)
Kadına seni sormadım, kadın bize hiç gülümsemedi.
Lunaparktan çaldığımız çarpışan otoyla o kenti terk ettik. …
YERBÖCEK içindeki ilk cini o vakitler düşürmüştü bir mevsimden diğerine uzarken
Zaten rüyalarımız eksilmese ikimiz de fark etmeyecektik.
CESEDİN BAGAJDA ŞARKI SÖYLEDİĞİNİ İLK DUYDUĞUMUZDA ÖLDÜĞÜMÜZÜ DÜŞÜNDÜK
VE BU BÜYÜK BİR HUZURDU.
Büyük naylon torbalarda ağzı sıkı sıkıya bağlanmış gülüşler bekliyordu az ilerdeki çöp bidonlarının yanında. Bir çöpçü değse ölecekti. Patlamaya hazır, pimi çekilecek gülüşlerdi. Bagajdaki ceset git gide sinirimizi bozuyordu. Zaten seni bulamamıştım ve sol gözüm sürekli kanıyordu. YERBÖCEK sürekli içiyor içtikçe daha çok arabaya çarpıyordu. Lunaparktan çalınan çarpışan oto hayatımızın bir lunapark olduğuna inanmıyordu.
Her kent girişinde biraz daha terleyen CESET ŞARKI SÖYLEMEYİ BIRAKIP AJANS HABERLERİNE GEÇTİ…
………ölü sayısı artıyor
Görevlilerin kimlik tespit çalışmaları ise aralıksız devam ediyor.
AVCUMDAKİ KELEBEK ÖLDÜ YERBÖCEK…….
Kent girişlerinde kimlik kontrollerimiz yapılırken sürekli içiyorduk aslında bunda bir sorun yoktu fakat görevli sürekli uykusunu yüzümüze bulaşltırıyordu ve biz kan kokuyorduk bu yüzden. Bizi ve bagajdaki cesedi ele verecek olan buydu. Görevli, şişman, sivilceli ve karbon kağıdından yapılmış çocuklarını anlatırken YERBÖCEK bir diğer cini düşürmüştü o vakitler. Görevli ayakkabılarımıza dikmişti gözlerini…
Evet! İzlemiştik o filmi çünkü afişini çok beğenmiştik ayrıca sinemada ölenler hakkında hiçbir şey bilmiyorduk. Arka koltukların birinde bırakılan kurşun askerle de bir ilgimiz yoktu. Zaten YERBÖCEK başını omzuma dayamıştı bu yüzden ileri derece miyoptuk. Kimseyi kandırmıyorduk. Ayrıca kilisedeki İsa tasvirinin yüzüne o bıyığı çizenler de biz değildik. Ama tüm bunlar neden soruluyordu üstelik gölge boylarımız daha fazla kısalmadan gidecek bir gece düşü bulmalıydık kendimize. Görevliye üzerinde gergedan resimleri olan bir takvim hediye ettik ve biz hızla olay yerini ve anını terk edip bize sorulanları dişlerimizin arasında çiğnerken takvimin yıllar öncesine ait olduğunu çok sonra fark edecekti ters dönüp düzünü unutmuş ve cengaverlik masallarıyla büyümüş o adam…
Uzun bir yolculuktan arta kalan kirli çoraplarımızı otobüs şoförüne verdik ve o bunu kirli, kötü kokulu bir düş sandı…
BİR MERYEM TASVİRİ ÖNÜNDE GÖZLÜK CAMLARINI PARLATMIŞTIN, BUNU BÖYLE ANIMSIYORUM ŞİMDİ…

7 yorum:

  1. Daha önce söylemiştim sanırsam;

    Varsınız.

    Lakin bir kitabınızın olmaması dünya kütüphaneleri için kayıp:)

    Müsade olursa, buraya küçük -hatta minik- bir melodi eklemek isterim, kendi kayıtlarımdan.

    YanıtlaSil
  2. Müsade sizin... Bekliyoruz:)

    YanıtlaSil
  3. Piyano çalmaya çalıştım.

    ..yani ben çaldım ama bu alt yapısızlıkla bir daha çalamam:)

    Bir de hafif bi ritm, altında.

    minimalist mi desem.. sürekli tekrar edilebilir sanki.

    Ya da işte..

    Öyle.

    Akşama bulur eklerim, -olur da çağrışımı (ya da oyunu mu demeliydim:) bozacağına kanaat getirirseniz-, sonsuza kadar silebilirsiniz naçizane:)

    YanıtlaSil
  4. à l'ombre de rayon

    http://www.youtube.com/watch?v=SGrdyda5vTk

    karınca kararınca diyelim.. Umarım beğenirsiniz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. YerböcekX; çok uzun bir fantastik yolculuğun-serüvenin hikayesi. Belki saçma gelecek; ilk bölümlerini bundan 15 yıl önce yazdığım ve hala yazmaya devam ettiğim bir metin. Hal böyle olunca bu serüvenin ne kadar canlı olduğunu sanırım tahmin edersiniz...Bu canlı ve bir o kadar eski yapıya katkınız için içtenlikle teşekkür ederim. Melodinizi-eserinizi de çok sevdim...Gergin, uçucu ve bir o kadar naif bir tınısı var haklı olabilirsiniz eklediğiniz bölümün genel ruh hali gibi. Tekrar teşekkür ederim.

      Sil
  5. Metninizin bu bölümünü ilk okuduğumda, lunaparktan çaldığınız çarpışan otoyla terkettiğiniz o kent..

    O zaman tarif edecek kelime bulamamıştım, lakin "melodi"yi önceden yakalamış olduğum hissi çok ilginç bir duyguydu kendi adıma.

    Beğenmiş olmanıza -biraz da bu sebeple- çok sevindim.

    Siz ilk bölümlerini 15 yıl önce yazmaya başlamışsınız.

    Ben de on beş yıl önce, ve yalnızca bir kaç aylığına almış olduğum piano derslerinin bende bıraktıkları sayesinde diyelim..

    :)

    YanıtlaSil