Ne kadar korkabilirsin diye sorduğunda bir ayağı çoktan yerden
kesilmişti bile…tebessümü kesin ve keskindi…”hiç” dedim. Yalan
söyledim.tebessümü biraz daha gergin yayıldı yüzüne.
Gergin: kitapları defterleri kaplamak için kullanılan renkli jelatinleri biraz daha çekiştirmek…
Hiç: büyük yalan.
Hayatımın geri kalanını pis bir hisle geçirmeyeyim diye atlamadığını,
yüksekte-yerde olmayan ayağını diğer ayağının yanına tumturaklı bir
edayla indirip gösterişli bir el devinimiyle sanki bu kareye dolan
müziğe eşlik ediyormuşcasına, sanki ispanyol dansına hakim ve hatta bir
ispanyolmuşcasına …kendimden nefret etmemem için benimle dans ettiğini
biliyorum..beni çok sevdiğini, onu çok sevdiğimi biliyorum….
“Gerçek bu değil” diyor Alice ayaklarını henüz öğrendiği izlenimi
uyandıran dansa alıştırmak istercesine…aynı anda öğrenmeye çalıştığım
bir dilin fonetiğinde geziniyorum.. “Alice senin kahramanın değil” diyor
kraliçe…
-Sen de kraliçe değilsin diyorum…ne kabalık!.
Kaba: kıvrılmasını istediğiniz yönün tersine bir kat çizgi-kesik atmadan asla katlayamayacağınız mukavva.
-Onlarca iyilik yaptım senin için!
Herhangi birinin herhangi bir yerde sizin için yaptığı, yapabileceği
bir iyiliğin emin olun sizin zekanız ve algınızla büyük bir ilişkisi
vardır diyor. İyilik mi yardım mı? Üstüne basarak çok net “iyilik”
diyor..ne kadar da izafi..hıh diyorum.
…..
Apar topar çıkıyorum, henüz ısırdığım ve yutmaya vakit bulamadığım
kurabiyenin parçaları büyüyor ağzımda…Aydan çalınmış gizemli bir şey
yiyor gibiyim..Kurabiye büyüyor, düşünce ve endişe büyüyor..Sağda
inmeliyim..
Ötenazi hakkımı istiyorum..bugün…diyor…gözlerimi kocaman açıp
bakıyorum..bunca güzel bir kadın…nasıl olur bunu söyler? onca yıl sonra
her şey çok iyi gitmişken…her şey çok iyi gidiyorken..
….bugün….pembe bir çamaşır ipiyle boğulmak fikri…ayağımın takıldığı
7.caddedeki aralıkta ayağımın boynumla birlikte kırıldığı fikri…çok ama
çok uzakta herkesin unuttuğu bir japon amcadan ya da dededen bir kılıcın
ya da bir gurur borcu harakirinin miras kaldığı (ne demekse) fikri
incitmiyor…bugün…pink floyd “devision bell” dinleyerek hiç de üzülüp ah
etmeden “tamam” diyorum: “tamam genç; bahşiş fena fikir değil” …..
Herşeyin tasarısı beklentiler ölçüsünde iyi ya da kötü
olabilirdi….izafiyet bu denli sinir bozucuyken bir de dili zaman
geçmişin nefret arabesk tadı….tanıdığım yerde değil, hatırladığım yerde
ikamet ediyor artık…efsun hanım….elleri heykel sanatının simya ile bir
ilişkisi olup olamayacağını sorduracak denli usta. beynimden yeşil
sıvılar akıyor..bir süngere olan benzerliğimi böyle bir sıvı kaybında
keşfetmem dehşetengiz…
Ötenazi:
Bir sürü soru sorulabilir . bu bir sürü soru sormaya çoklukla sizinle bir miktar ilgili bir yığın ya da üç beş kişi hazırdır….
Aaaaa ama neden..
Ay ne sevimsiz
Modern sanatları gezelim mi
Sen sürpriz seversin
Ay ben bişey mi yaptım
Geçtiğimiz aylar boyunca aramadım diye mi? Ama biz kızlar hallederiz bunları aramızda
Cidden verecektim kitabı
Yeşil nane yaprağı çok iyi gelir..buzlu çay..britanya usulü bir vakarla…? Hadi?
Eminsin yani
Ay ne yaptık biz ya….
Ötenazi:
Hep istekliydi
Bayılırdı şairlerden dize aşırmaya en çok da “suçu maddenin tabiatına atıp kaçacakmış”a
Yok olacakla öleceğe
E keyfi bilir…kupa kızı sende mi..
Hıhı öyleymiş….kaçıncı kat..bu elimdekiler çok ağır….
Tebessüm..tebessümün eyleme oranla fikir hali sanki daha
doygun..sanki daha dolu…öyle mi….izafiyet….bir terasta içilen yeşil
çayın ne denli güzel ve sakinleştirebilir nitelikte olduğunu izah
edecek yegane kelime….izah? izafiyete ne uzak…o halde kişinin ikna
edilebilirlik limitinden bahsediyorsunuz… Uzun, çok uzun bir sabah çay
içiyoruz bitimsiz bir gökyüzü altında, bu kenarda, unutulmuş terasta
efsun hanımla….bana bugün herzamankinden sahtekar görünüyor,
herzamankinden aklı karışmış…bugün sanki kukla iplerini emanet edecek
güvenilir birini arıyor…onlarca kez kandırdığı, beklettiği, üzdüğü,
kırdığı birine güvenebileceğini biliyor çünkü; yokluyor elleri, olması
gereken yerde fantastik, süslü ve gizemli bir hançerin izi
yok…gülümsüyorum….efsun hanım, pis düzenbaz…eve git ve lütfen biraz uyu
diyorum….neden bilmiyorum, sözümü dinliyor….
*A.Camus, “ Başkaldıran insan” a eşlik için….
High Hopes...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder