17 Nisan 2013 Çarşamba

PEKİ, O ZAMAN HANIMEFENDİYE YOLU GÖSTER ALEX/Efsun Hanım – Büyülü ormanda geri dönüş için varoluşçu kırıntılar…

Ne kadar korkabilirsin diye sorduğunda bir ayağı çoktan yerden kesilmişti bile…tebessümü kesin ve keskindi…”hiç” dedim. Yalan söyledim.tebessümü biraz daha gergin yayıldı yüzüne.
Gergin: kitapları defterleri kaplamak için kullanılan renkli jelatinleri biraz daha çekiştirmek…
Hiç: büyük yalan.
Hayatımın geri kalanını pis bir hisle geçirmeyeyim diye atlamadığını, yüksekte-yerde olmayan ayağını diğer ayağının yanına tumturaklı bir edayla indirip gösterişli bir el devinimiyle sanki bu kareye dolan müziğe eşlik ediyormuşcasına, sanki ispanyol dansına hakim ve hatta bir ispanyolmuşcasına …kendimden nefret etmemem için benimle dans ettiğini biliyorum..beni çok sevdiğini, onu çok sevdiğimi biliyorum….
“Gerçek bu değil” diyor Alice ayaklarını henüz öğrendiği izlenimi uyandıran dansa alıştırmak istercesine…aynı anda öğrenmeye çalıştığım bir dilin fonetiğinde geziniyorum.. “Alice senin kahramanın değil” diyor kraliçe…
-Sen de kraliçe değilsin diyorum…ne kabalık!.
Kaba: kıvrılmasını istediğiniz yönün tersine bir kat çizgi-kesik atmadan asla katlayamayacağınız mukavva.
-Onlarca iyilik yaptım senin için!
Herhangi birinin herhangi bir yerde sizin için yaptığı, yapabileceği bir iyiliğin emin olun sizin zekanız ve algınızla büyük bir ilişkisi vardır diyor. İyilik mi yardım mı? Üstüne basarak çok net “iyilik” diyor..ne kadar da izafi..hıh diyorum.
…..
Apar topar çıkıyorum, henüz ısırdığım ve yutmaya vakit bulamadığım kurabiyenin parçaları büyüyor ağzımda…Aydan çalınmış gizemli bir şey yiyor gibiyim..Kurabiye büyüyor, düşünce ve endişe büyüyor..Sağda inmeliyim..
Ötenazi hakkımı istiyorum..bugün…diyor…gözlerimi kocaman açıp bakıyorum..bunca güzel bir kadın…nasıl olur bunu söyler? onca yıl sonra her şey çok iyi gitmişken…her şey çok iyi gidiyorken..
….bugün….pembe bir çamaşır ipiyle boğulmak fikri…ayağımın takıldığı 7.caddedeki aralıkta ayağımın boynumla birlikte kırıldığı fikri…çok ama çok uzakta herkesin unuttuğu bir japon amcadan ya da dededen bir kılıcın ya da bir gurur borcu harakirinin miras kaldığı (ne demekse) fikri incitmiyor…bugün…pink floyd “devision bell” dinleyerek hiç de üzülüp ah etmeden “tamam” diyorum: “tamam genç; bahşiş fena fikir değil” …..
Herşeyin tasarısı beklentiler ölçüsünde iyi ya da kötü olabilirdi….izafiyet bu denli sinir bozucuyken bir de dili zaman geçmişin nefret arabesk tadı….tanıdığım yerde değil, hatırladığım yerde ikamet ediyor artık…efsun hanım….elleri heykel sanatının simya ile bir ilişkisi olup olamayacağını sorduracak denli usta. beynimden yeşil sıvılar akıyor..bir süngere olan benzerliğimi böyle bir sıvı kaybında keşfetmem dehşetengiz…
Ötenazi:
Bir sürü soru sorulabilir . bu bir sürü soru sormaya çoklukla sizinle bir miktar ilgili bir yığın ya da üç beş kişi hazırdır….
Aaaaa ama neden..
Ay ne sevimsiz
Modern sanatları gezelim mi
Sen sürpriz seversin
Ay ben bişey mi yaptım
Geçtiğimiz aylar boyunca aramadım diye mi? Ama biz kızlar hallederiz bunları aramızda
Cidden verecektim kitabı
Yeşil nane yaprağı çok iyi gelir..buzlu çay..britanya usulü bir vakarla…? Hadi?
Eminsin yani
Ay ne yaptık biz ya….
Ötenazi:
Hep istekliydi
Bayılırdı şairlerden dize aşırmaya en çok da “suçu maddenin tabiatına atıp kaçacakmış”a
Yok olacakla öleceğe
E keyfi bilir…kupa kızı sende mi..
Hıhı öyleymiş….kaçıncı kat..bu elimdekiler çok ağır….
Tebessüm..tebessümün eyleme oranla fikir hali sanki daha doygun..sanki daha dolu…öyle mi….izafiyet….bir terasta içilen yeşil çayın ne denli güzel ve sakinleştirebilir nitelikte olduğunu izah edecek yegane kelime….izah? izafiyete ne uzak…o halde kişinin ikna edilebilirlik limitinden bahsediyorsunuz… Uzun, çok uzun bir sabah çay içiyoruz bitimsiz bir gökyüzü altında, bu kenarda, unutulmuş terasta efsun hanımla….bana bugün herzamankinden sahtekar görünüyor, herzamankinden aklı karışmış…bugün sanki kukla iplerini emanet edecek güvenilir birini arıyor…onlarca kez kandırdığı, beklettiği, üzdüğü, kırdığı birine güvenebileceğini biliyor çünkü; yokluyor elleri, olması gereken yerde fantastik, süslü ve gizemli bir hançerin izi yok…gülümsüyorum….efsun hanım, pis düzenbaz…eve git ve lütfen biraz uyu diyorum….neden bilmiyorum, sözümü dinliyor….
*A.Camus, “ Başkaldıran insan” a eşlik için….
High Hopes...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder