17 Nisan 2013 Çarşamba

Sümbülteber/ I

…Size sümbül teber demeden önceydi işte…tutuyordum salıncağın iplerini….sıkı çok sıkı. Düşmemek için…..
İsminiz Sümbül Teber çiçekli fincanları ve pencereden bakmaları seversiniz. Ben sıkılırım günden güne varlığımdan… yeni oyunlar ararım…sizi bulur gözlerinize bakar ve hiç soru sormam kendime…bu ortalama üç dakika kadar sürer sonra siz “başka bir şey var mıydı” diye sorarsınız ben hayır anlamında başımı iki yana sallar gözlerimi kısarak gülümserim sıradaki alışveriş sepetini boşaltmaya başlar…ben çıkarım dükkandan..ilerlerim.ilerlerim…ilerlerim...
- sanrılarına gerçek muamelesi yapan insanlar biliyorum ve aslına bakılırsa senden daha kabul edilebilir buluyorum onları…lanet olsun git konuş, ismini öğren, ona sümbül teber demeyi kes. Nasıl bir insansın sen –gitmeliyim sümbül teber’i görmem gerek. Koridorda ayakkabılarının çıkardığı sesler bir süre… sonra kapanan kapı usulca.. bahçe kapısı...paltonun kaldırılan yakası… sanki Dante’nin Beatrice’i….
- Gitmeliyim, sümbül teber’i görmem gerek..
- …………..
7yıl önce taşındım bu sokağa... bu ağaçlar benden önce de buradaydı. Bu insanların bir kısmı da. Benden sonra gelenler ve değişenler de oldu. Ben 7yıldır sokağın bu noktasında durur gazetemi alır ayakkabılarımın burnuna falan bakar iyi günler diyerek para üstümü alır fazla konuşmam. Bu beni filmlerdeki gibi gizemli kılmaktan çok rahatsız biri gibi gösterir büfedeki adamın nezdinde..bunu bilirim. Başka….? Bir düşünelim… karşı kaldırıma geçip bir süre ilerleyince (-ki bu 48 adımdır) fırına gelir, içeri girer, gözlerimi raflardaki türlü ekmek üzerinde falan gezdirir aldığım ekmeğin sarılmasını bekler, parasını verir, iyi günler der fazla konuşmam… fırından çıkıp eve doğru yürürken biriyle karşılaşır başımı vakur bir ifadeyle hafif aşağıya sallar iyi günler der fazla konuşmam… eve, işe, kütüphaneye, sinemaya nereye lazımsa oraya giderim. Sorduklarında sorun Sümbül Teber’in varlığında değildir ama bu yokluğundadır anlamına da gelmez derim….
Küçük bir hesapla özetleyecek olursak bundan üç yıl önce yani ben buraya geldikten 4yıl sonra bu sokakta büyük bir markette çalışmaya başladı Sümbül teber. Bir süre (-ki bu 8aydır) çalıştıktan sonra ayrılıp başka bir yere gitti (-ki burası başka bir semtte başka ve daha büyük bir markettir.) bir süre (-ki bu 3aydan 12 gün eksiktir) burada çalıştı.
-taaaaa ………..dan mı geliyorsunuz?
-şeyy evet .
-??
-evet
-hergün?
-hergün sayılmaz
-….
-sorun ne?
Evet lanet olsun benim sorunum ne???…şeyyy sorun yok efendim…pardon..anketimize katılımınız için teşekkür ederiz..iyi günler…..
Lanet olsun….Sümbül Teber bana “efendim” dedikten sonra.yutkun..bir kez daha..nefes al..nefes al….doğru nefes alma tekniklerinin falan filanı…çıkmayan ses….benim bir sorunum olmalı….
-onu azarladığını nereden çıkartıyorsun…cidden endişeleniyorum…
-niye bazı şeyleri doğrudan ve olması gerektiği gibi yapmadığın hakkında en ufak bir fikrim yok ama….
-doğrudan ve olması gerektiği gibi mi? Bana söyler misin doğrudan ve olması gerektiği gibi olan bir şey biliyor musun?
-peki…karışmayacağım.
-…….
-ya sümbülteber ne ya
-bir çiçek
-hadi ya
-nasıl ne?
-ayşe fatma leyla değil de neden?
-bir parfüm özü…bir koku….sen hiç ayşe diye parfüm özü duydun mu?
Peki derler bana..kendine iyi bak…üzülme olur mu…sıkılırsan ara….git onunla konuş…..derler….kendime her zamanki gibi bakarım..üzülmem.sıkılırsam ararım…giderim…..ama konuşamam onunla…notlar alırım..
aralık23.
Bir kokunun atmosferde ve bellekte salınımı eşdeğer olmadığı gibi herhangi bir insanın da “gerçeklik” etkisi ve belki “efekti” bellekte farklıdır….a.ilhan’nın belma sebil’i dante’nin beatrice’i, gökyüzünün güneşi vardır…sıradan bir insan olma hissinden kurtulmanın yegane yolu budur belki…ayakkabılarını boyatmanın ve traş olmanın, saatine bakıp garsona birazdan…birini bekliyorum da demenin…..iki kişi olmanın…fakat iki yanyana gelmiş değil…tam da bir kokunun özüyle anılmanın………
-…….
Kapıya bakılır…beni yalnız bırakmaktan korkar insanlar…
Peki ne istiyorsun?
Hiçbirşey.
PEKİ ONU NEDEN TAKİP EDİYORSUN?
Peki beni neden takip ediyorsun??????
Seni takip etmek mi? saçmalama
Onu takip etmek mi? Saçmalama.
Evet biliyorum..mezuniyet partisinden sonra bir daha seninle görüşmemem gerektiğini…dost olamayacak karakterlerde olduğumuza dair bir internet sitesindeki anketin sonuçlarını dikkate almam gerektiğini…
İnternette anket mi yanıtlıyorsun?
Bazen. ama konumuz bu değil.
Onu takip etmiyorum
Peki ama…tanrım…çok ama çok uzun zaman oldu…nasıl bir ilgi bu?
Bir öyküde sadece dışarı çıkmak için bahane arayan bir kahraman okumuştum…kentin bilmem neresindeki pastaneye ayçöreği almaya gidip, tanımadığı birine bir hayale mektuplar yazıp postaya veren….ve bütün bunları “bahane” olarak açıklayan….
Bize gel... …..sana çay demler..e iyi kızdır yormaz seni…kitabını inceleriz..çocuklarla oynarsın.
Aralık24
Senden güzel bir öyküden başka ne çıkar sümbülteber..
Egzersiz:
Herhangi bir durumun bir macera hissi uyandırması hiç de kolay değildir..yalnız oynuyorsanız gizemi korumanız oyunun heyecanı ve sürekliliği için elzemdir..öte yandan metod kendi kendinize satranç oynadığınız zaman “kazanan” ya da “kaybeden” kim ? sorusuna vereceğiniz cevap kadar sürreeldir… “beyazlar” “siyahlar”
Ajanda:
Yayın eviyle görüş…zaman iste.
Bu ilham perisi saçmalığı da ne?
Daha önce duymadın mı?
Elbette duydum ama akılcı biri olduğunu düşünürdüm?
Aralık25
Ahh. Bir kokunun kimyasından öte, bir varlığın sınanması deneyi bu….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder