17 Nisan 2013 Çarşamba
SÖZCÜK EVİ VIII/Koridor 46/ 71.Oda DÜŞLERİN TAHTA ATI
La Sybille’i beklerken, burada, Cortazarla birlikte Paris’in orta yerinde, cebimizde göçmen oluşumuz dışında birkaç bozuk para, bir iki jeton ve sümüklü, lekeli, buruşmuş, muhakkak daha önce kullanılmış peçetelerimizle yeniden henüz akan burnumuzu sileriz, hava soğuk olmalı..Sek sek bir Tibet yolculuğu içimizde…gelecek olmalı La Sybille’i Cortazar’ın, A. İlhan’ın Belma Sebil’i ile birlikte…Seni ben Kallavi sokağında gördüm diyor şair…şair olmanın evreni katlanılır ve gerçeküstü bir yer kılma becerisi üzerine yapılan sohbete küçük bir grup katılımcı eşlik ediyor….Düşler diyor incecik, herhangi bir şeyin buğusu, tütsüsü gibi bir kadın; düşler tahtadan yapılmış bir attır diyor…sizi eğlendirir, oyalar, heyecanlandırır, zamandan ve mekandan kopartır ancak bir yere götüremez…Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor diyor kesinlikle bir şairden çok fizikçi edası olan bir adam…gözlük çerçeveleri kemikten….evrenin ilk gününden beri burada, bu odadaymış gibi emin kendisinden ve varlığının izafiyetinden bu odanın…Buğu hanım tırnaklarına bakarak konuşmasını sürdürüyor..iki elini birbiri içinden geçirmek suretiyle tek el yapmış, on parmaklı ve on parmağa ait on tırnaklı bir ele bakarak….hıh…düşlere sahip olamazsınız, sadece içlerinde ikame edersiniz diyor…tabi bu yer değiştirmeye ilerleme diyecekseniz o başka diyerek fizikçi görünümlü şairin doğrudan gözlerine bakıyor…Cortazar, taşı bir sonraki kareye itelemekte…Ansızın “ya siz?” diye soruyor Buğu hanım…Burada hiçbir şey düşünmeden la sybille’i bekliyorum, eşlik ediyorum Cortazar’a desem sanırım yeterince nazik olmayacak zira bu sohbetin ne zaman başladığını bile bilmiyorum…kapı aralıktı Cortazar koşarak içeri dalınca onu burada bulabileceğimizi düşündük…düşündüm…sanırım yok. Ama gelecek…olmalı..La Sybille gelinceye kadar sek sekte gökyüzü hanesini bulur Cortazar beni sinir eden umursamazlığı ile…
Ya siz? Ne düşünüyorsunuz düşler hakkında? Ben torbadan çekilen kelimeleri seviyorum..koşulsuz ellerimizde duran…oyuncu ve çağrışımlı…bana istediğini yaptırmayan, istediklerimi kesinlikle yapmayan, kendi doğası, tınısı ile evrilen…tesadüfi ve umulmadığı kadar anlamlı sözcükleri seviyorum. Buğu hanımın ilgisini çekmiş olmalı ki cüceler minik bir çuha çuvalla yanımızda beliriyor… Şair tedirgin…kontrol biçimin vazgeçilmezidir diyor…Üzerinde çalışmalı, etüd etmeli diyor.. Buğu hanım ilk çektiği sözcüğe hayran hayran bakıyor…”kabuk” nedir diye soruyor… Tenimizdir ve bizim bir mandalina ile olan ortak yanlarımızdan biridir diyorum…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder