17 Nisan 2013 Çarşamba

AV III

….
Sonsuz ölüyorum ve yüzyıldır eksik ellerim; şimdi anlamalısın beni…katilimi kaybetmenin hiddetiyle çevreliyorum seni….belki….kaçmalısın…..
Avcı II
….
Tüm bunlar fiziksel bir parçalanışın çok ötesinde. Sadece ondan daha hızlı davrandım. hızla parçalanıyordu suretinde bir hissin, çok önce terk edilmiş bir evrende kalmak en çok da enkazdır ve artık sadece ölülere fısıldanabilir bu….
Av III
Prelude:
Gözgöze geldik… koşmak istedim… kaçmanın bu olmadığını biliyordu……
Gözgöze geldik… onu suyun kıyısına götüreceğimi fısıldadım…..
Gözgöze geldik… suyun kıyısında bekleyeceğini söyledi….
.
.
.
………………
Bir av gibi koşmanın asil bir düşünce ya da eylem olmanın çok ötesinde zavallıca görünebileceğini biliyorum…ancak gerçek bir avcı kaçanın av’dan fazlası olduğunun hatta çoklukla kaçmayacağının sadece hareket edeceğinin ve dilediği an avcısı olabileceğinin ve yine ancak gerçek bir av avcısının tutkusu olduğunun ve dilerse istediği an onu öldürebileceğinin farkındadır…bu tutkudur onları takibe zorunlu kılan..takipten alıkonulamayışın sırrıdır bu….
suyun kıyısına ilerledim….zarif bir çift göz olup izledi beni…su içerken izledi..izin verdim izlemesine….su içmeme izin verdi…sıcak ve terli soluduk..bu halimizle…birdik….ayrılmamız için soğuması gereken iki tenden fazlası…sınırlarını kokularımızın ve seslerimizin çizdiği bu ormanda avcıma seslendim:
çekip al bu devinimi benden….ya da senin için gelmeliyim….
Yeryüzünün enkazında ölmeyi dilemek ya da beklemek bir ormandakinden farklı hatta zavallıdır…hızla içeriden çürüyen cisimlere dönüşür..el, göz, dudak, kalp, bütün…ne varsa….eşyaların sonsuz kudreti sizi maddenin tabiatıyla açıklamaya çalışırken....yokluğunuz yalnızca varlığınızla açıklanabilir…….yazık…dua edin…amen…
Seslendi….
Dilediği an son verebilirdi…
Gözlerine bakmadım…
Öfke miydi bir daha seslenmesine neden olan…
Hayır….
Seslendi..
Gözlerine bakmadım… tam da o an ölmek istemediğimi anladı…ona şöyle dedim:
Seni bu su kıyısına beni öldürmen için getirmedim….su ne kadar güzel….parlak, gün ışığında gözlerimi yoran, takibimi ve kaçışımı zorlaştıran silahını üzerime doğrulttuğu an gözlerine bakmadım…çünkü tam da o an öldürmek istemediğini anladım….ismimle çağrılmamıştım henüz….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder