17 Nisan 2013 Çarşamba

Marcel Nerede/bölüm II

-Peki, o halde Marcel’e ne olduğunu siz söyleyin. Günler ve geceler boyu konuştuğunuz, Varka ile Gülşah’tan söz ettiğiniz de yalan değil herhalde?
—Marcel’in bir oyun kahramanı olduğunu afişte gördüğünüz adamın ben olduğumu ve bu nedenle bana Marcel diye seslendiklerini yalanlayacak değilim. Ama inanın bundan sonrası algılayamayacağım kadar fantastik.
—Bakın beyefendi. Ortada kaybolan biri ve kendisini onun rolünü oynamakla görevli sanan ikinci bir kişi -ki bu siz oluyorsunuz var. Ve inanın size nasıl seslendikleri umrumda değil.Tekrar soruyorum Marcel nerede??!
—Şehir merkez postanesinde Marcel’e gönderilmiş 54 mektup var ve görevli eşkalinizi tanıdı.
—mektuplarımı mı okudunuz?
—marcel’in mektuplarını. Bu ne şimdi. Bakın beyefendi bu şekilde davranmaya devam etmeniz işleri karıştırmaktan başka hiçbir işe yaramaz ama ben cevapları hep bulurum. Beni anlıyorsunuz değil mi?
—Anlamaya çalışıyorum.
—Gelelim Marcel’in bir oyun karakteri oluşuna. Şehir tiyatrolarındaki kadrolu işinize alkol bağımlılığınız nedeniyle altı ay önce son verilmiş. Hımmm. Şurada olacaktı… hımmm. Ha evet. İşte. Kurul kararıyla….falan filan…. Tazminat bedeliyle… hıııı. Sonra. Elbette çok üzücü bir olay. İntiharınız… Sen o kadar yüksekten atla. Büyük bir travmanın ardından yaşama dön ve şimdi de sorgulan. Sizi cidden anlıyorum. Sonra bir telefon. Eşkalinizin şüpheli şahıs diye merkeze bildirildiği. Bir ayda 23 kez merkez postanesine gidişiniz. 54 farklı adres 54 sahibi bulunamadığı için geri dönen mektup ve bir kayıp.
—bakın size istediğiniz cevapları vermem ancak soruları anlarsam mümkün olacak. Tam olarak neyle suçluyorsunuz beni.
—suçun tam olarak adını koymak hiçbir zaman bizim işimiz değildir beyefendi. Her şeyin bir sırası vardır değil mi ama?
-??!
-bir kez daha soruyorum; Marcel nerede beyefendi??!!
—Mektupları iletmek için sormuyorsunuz sanırım.
—Bakın siz eğleniyor olabilirsiniz ama sanırım henüz durumun vahameti hakkında bilgi sahibi değilsiniz.
—ben de tam o bilgiyi öğrenmek istiyorum işte.
—Hayır, anlamıyorum farklı postanelere gitmek de mi gelmedi aklınıza.
—neden farklı postanelere gitmem gereksin ki.
—şu sebeple beyefendi. Ortada 54 farklı adres. 93 adet postanede kayıtlı Marcel abonesi. Yine 54 kayıtlı iade mektup. Hepsi de şehir içi adresli.
—öyle sanıyorum ki bana sadece kamu davası açabileceksiniz memur bey çünkü bu olay sizin terfinize neden olabilecek bir şey değil. Yani üzgünüm. Mektuplar postaneye gitmek, postaneye gitmek şehre inmek, şehre inmek bulvar pastanesinden üzümlü ayçöreği almak, bulvar pastanesinden üzümlü ayçöreği almak çay içmek için pétit kare’ye oturmak, çay içmek için de pétit kare’ye oturmak insan içine çıkmak için bahaneydi sadece. Sadece bahane bunu anlıyor musunuz?
—Sadece bahane mi?
—evet. Takıntılarım var benim. Yerine getirmek durumunda olduğum işlem basamaklarım. Böyle yürürüm örneğin. (ayağa kalkar üç adım bir küçük es hemen ardından hızlı bir adım ve ardından ayağın daha uzağa uzandığı ikinci bir adım. İlkinden daha kısa bir es. Etrafa bakıyormuş gibi. Kısacık bir duruş. Dükkânlar. Camekânlar. Taşıtlar. İlanlar. Duvarlar. Kediler. Köpekler. Karşıdan karşıya geçenler. Koşanlar. Birine çarpıp duranlar. Vs. vs. bakıyormuş gibi. Ama her seferinde birisine bakıyormuş gibi. Sonra tekrar. Üç adım bir küçük es fazla dikkati çekmez.)
-…
—Marcel sadece bir oyun kahramanı. İntiharımın ardından oynadığım ilk oyunculuk kariyerimde ise son oyunun kahramanı olduğu için.
—ifadesine bakılırsa komşunuz marcel’le konuştuğunuzu söylüyor. Bunu da takıntılarınıza paralel şizoid bir durumla açıklamayacaksınız umarım.
—hayır. Marcel’le konuşmak yan anlamlı bir şey burada. Yani onu anlarsanız sahneleyebilirsiniz değil mi?
-…?
—söyleyebileceklerim bu kadar. Dolayısıyla bulmanız gereken bir marcel yok. Şehir postanesindeki zarif hanımları rahatsız eden bir ben var hepsi o kadar.
—siz öyle sanın.
-???
—terfim konusunda da bu kadar acele etmeyin isterseniz.
-Marcel’e ne olduğunu söyleyeyim. Hepsi gibi okundu ezberlendi hatırlandı sahnelendi makyajı silindi ve bitti. İnsanlara biletlerinin tamamen zamanlarınınsa kısmen bedelleri ödendi. Bu kadar. Sizin kimi aradığınızı bilmem için çaba sarfetmemi ama benim kimden bahsettiğimi anlamak için hiç zahmet etmemeyi tercih ediyor oluşunuzun meslekte geçirdiğiniz uzun ve yorucu yıllarla bir ilgisi var mı bilmiyorum ama çok saçma.
-ben sizi inanın hiç merak etmiyorum beyefendi. İlgilendiğim şey 1,70 boylarında kumral, kahverengi gözlü, 27 yaşlarında bir Marcel ve inanın o gerçek.
- gerçek Marcel! Size şunu söylemeliyim hayatım boyunca hiç gerçek Marcel tanımadım tıpkı gerçek bir ıssadore, florance , ısac tanımadığım gibi.
- tanrım. Felsefe için doğru bir zaman olduğunu sanmıyorum beyefendi.
-Tanrım aklımı koru! Felsfeden bahseden kim. Sadece zaman değil doğru yer ve insan da değil. Saydığım isimler karakterler. Yani cisimsiz ya da doğru bir ifadeyle cisimleri değişebilir karakterler. Öte yandan gerçekten hiç Marcel isimli tanıdığım biri olmadı.
-…..
-sizin için bir kez daha özetleyeyim. Marcel bir oyun karakteri ve benim fütursuzluğundan oldukça ilham aldığım bir karakter. Şehir postanesine Marcel’e mektup göndermek için inişim özetle şehre inişim için bir mazaret hepsi bu. .olmayan birini var etmek.
-öte yandan var olan gerçek birinin yokluğuyla ilgili olduğunuzdan şüphelenilmesini nasıl açıklamamı bekliyorsunuz raporlarda. …..Adam kaçık, hayali bir Marcel’e mektup yazmış geri kalan her şey bir tesadüf. Bu mu?
-bence gayet iyi.
-………
-ha bu arada tam sayıyı hatırlamam elbette güç olacak ama ben 54 mektuptan fazlasını gönderdim…
BÖLÜM III
Elbette marceli tanıyorum.
İnkar etmiyorsunuz yani…(tutanağa böyle geçilsin lütfen diye direktif vererek)
Hayır, elbette inkar etmiyorum, neden edeyim ki.
Kendilerinden 72 gündür haber alınamıyor desem.
Şehir dışındadır belki..sıklıkla çıkar.
Bakın beyefendi bir insanın ailesinin bile onun nerede olduğunu 72 gün boyunca bilmemesi için o insanın büyük olasılıkla gezegen dışına çıkması gerekir…sizce de öyle değil mi…
Yani..
Yani mi
Evet yani.
Yani bu kadar kayıtsızca yani….üstelik arkadaşınız kaybolsa bile mi
Öncelikle marcel için “arkadaş” ifadesini kullanmak pek doğru olmayabilir zira “arkadaş” olduğumuzu söylemedim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder