-Peki, o halde Marcel’e ne olduğunu siz söyleyin. Günler ve geceler
boyu konuştuğunuz, Varka ile Gülşah’tan söz ettiğiniz de yalan değil
herhalde?
—Marcel’in bir oyun kahramanı olduğunu afişte gördüğünüz adamın ben
olduğumu ve bu nedenle bana Marcel diye seslendiklerini yalanlayacak
değilim. Ama inanın bundan sonrası algılayamayacağım kadar fantastik.
—Bakın beyefendi. Ortada kaybolan biri ve kendisini onun rolünü
oynamakla görevli sanan ikinci bir kişi -ki bu siz oluyorsunuz var. Ve
inanın size nasıl seslendikleri umrumda değil.Tekrar soruyorum Marcel
nerede??!
—Şehir merkez postanesinde Marcel’e gönderilmiş 54 mektup var ve görevli eşkalinizi tanıdı.
—mektuplarımı mı okudunuz?
—marcel’in mektuplarını. Bu ne şimdi. Bakın beyefendi bu şekilde
davranmaya devam etmeniz işleri karıştırmaktan başka hiçbir işe yaramaz
ama ben cevapları hep bulurum. Beni anlıyorsunuz değil mi?
—Anlamaya çalışıyorum.
—Gelelim Marcel’in bir oyun karakteri oluşuna. Şehir tiyatrolarındaki
kadrolu işinize alkol bağımlılığınız nedeniyle altı ay önce son
verilmiş. Hımmm. Şurada olacaktı… hımmm. Ha evet. İşte. Kurul
kararıyla….falan filan…. Tazminat bedeliyle… hıııı. Sonra. Elbette çok
üzücü bir olay. İntiharınız… Sen o kadar yüksekten atla. Büyük bir
travmanın ardından yaşama dön ve şimdi de sorgulan. Sizi cidden
anlıyorum. Sonra bir telefon. Eşkalinizin şüpheli şahıs diye merkeze
bildirildiği. Bir ayda 23 kez merkez postanesine gidişiniz. 54 farklı
adres 54 sahibi bulunamadığı için geri dönen mektup ve bir kayıp.
—bakın size istediğiniz cevapları vermem ancak soruları anlarsam mümkün olacak. Tam olarak neyle suçluyorsunuz beni.
—suçun tam olarak adını koymak hiçbir zaman bizim işimiz değildir beyefendi. Her şeyin bir sırası vardır değil mi ama?
-??!
-bir kez daha soruyorum; Marcel nerede beyefendi??!!
—Mektupları iletmek için sormuyorsunuz sanırım.
—Bakın siz eğleniyor olabilirsiniz ama sanırım henüz durumun vahameti hakkında bilgi sahibi değilsiniz.
—ben de tam o bilgiyi öğrenmek istiyorum işte.
—Hayır, anlamıyorum farklı postanelere gitmek de mi gelmedi aklınıza.
—neden farklı postanelere gitmem gereksin ki.
—şu sebeple beyefendi. Ortada 54 farklı adres. 93 adet postanede
kayıtlı Marcel abonesi. Yine 54 kayıtlı iade mektup. Hepsi de şehir içi
adresli.
—öyle sanıyorum ki bana sadece kamu davası açabileceksiniz memur bey
çünkü bu olay sizin terfinize neden olabilecek bir şey değil. Yani
üzgünüm. Mektuplar postaneye gitmek, postaneye gitmek şehre inmek, şehre
inmek bulvar pastanesinden üzümlü ayçöreği almak, bulvar pastanesinden
üzümlü ayçöreği almak çay içmek için pétit kare’ye oturmak, çay içmek
için de pétit kare’ye oturmak insan içine çıkmak için bahaneydi sadece.
Sadece bahane bunu anlıyor musunuz?
—Sadece bahane mi?
—evet. Takıntılarım var benim. Yerine getirmek durumunda olduğum
işlem basamaklarım. Böyle yürürüm örneğin. (ayağa kalkar üç adım bir
küçük es hemen ardından hızlı bir adım ve ardından ayağın daha uzağa
uzandığı ikinci bir adım. İlkinden daha kısa bir es. Etrafa bakıyormuş
gibi. Kısacık bir duruş. Dükkânlar. Camekânlar. Taşıtlar. İlanlar.
Duvarlar. Kediler. Köpekler. Karşıdan karşıya geçenler. Koşanlar. Birine
çarpıp duranlar. Vs. vs. bakıyormuş gibi. Ama her seferinde birisine
bakıyormuş gibi. Sonra tekrar. Üç adım bir küçük es fazla dikkati
çekmez.)
-…
—Marcel sadece bir oyun kahramanı. İntiharımın ardından oynadığım ilk
oyunculuk kariyerimde ise son oyunun kahramanı olduğu için.
—ifadesine bakılırsa komşunuz marcel’le konuştuğunuzu söylüyor. Bunu
da takıntılarınıza paralel şizoid bir durumla açıklamayacaksınız umarım.
—hayır. Marcel’le konuşmak yan anlamlı bir şey burada. Yani onu anlarsanız sahneleyebilirsiniz değil mi?
-…?
—söyleyebileceklerim bu kadar. Dolayısıyla bulmanız gereken bir
marcel yok. Şehir postanesindeki zarif hanımları rahatsız eden bir ben
var hepsi o kadar.
—siz öyle sanın.
-???
—terfim konusunda da bu kadar acele etmeyin isterseniz.
-Marcel’e ne olduğunu söyleyeyim. Hepsi gibi okundu ezberlendi
hatırlandı sahnelendi makyajı silindi ve bitti. İnsanlara biletlerinin
tamamen zamanlarınınsa kısmen bedelleri ödendi. Bu kadar. Sizin kimi
aradığınızı bilmem için çaba sarfetmemi ama benim kimden bahsettiğimi
anlamak için hiç zahmet etmemeyi tercih ediyor oluşunuzun meslekte
geçirdiğiniz uzun ve yorucu yıllarla bir ilgisi var mı bilmiyorum ama
çok saçma.
-ben sizi inanın hiç merak etmiyorum beyefendi. İlgilendiğim şey 1,70
boylarında kumral, kahverengi gözlü, 27 yaşlarında bir Marcel ve inanın
o gerçek.
- gerçek Marcel! Size şunu söylemeliyim hayatım boyunca hiç gerçek
Marcel tanımadım tıpkı gerçek bir ıssadore, florance , ısac tanımadığım
gibi.
- tanrım. Felsefe için doğru bir zaman olduğunu sanmıyorum beyefendi.
-Tanrım aklımı koru! Felsfeden bahseden kim. Sadece zaman değil doğru
yer ve insan da değil. Saydığım isimler karakterler. Yani cisimsiz ya
da doğru bir ifadeyle cisimleri değişebilir karakterler. Öte yandan
gerçekten hiç Marcel isimli tanıdığım biri olmadı.
-…..
-sizin için bir kez daha özetleyeyim. Marcel bir oyun karakteri ve
benim fütursuzluğundan oldukça ilham aldığım bir karakter. Şehir
postanesine Marcel’e mektup göndermek için inişim özetle şehre inişim
için bir mazaret hepsi bu. .olmayan birini var etmek.
-öte yandan var olan gerçek birinin yokluğuyla ilgili olduğunuzdan
şüphelenilmesini nasıl açıklamamı bekliyorsunuz raporlarda. …..Adam
kaçık, hayali bir Marcel’e mektup yazmış geri kalan her şey bir
tesadüf. Bu mu?
-bence gayet iyi.
-………
-ha bu arada tam sayıyı hatırlamam elbette güç olacak ama ben 54 mektuptan fazlasını gönderdim…
BÖLÜM III
Elbette marceli tanıyorum.
İnkar etmiyorsunuz yani…(tutanağa böyle geçilsin lütfen diye direktif vererek)
Hayır, elbette inkar etmiyorum, neden edeyim ki.
Kendilerinden 72 gündür haber alınamıyor desem.
Şehir dışındadır belki..sıklıkla çıkar.
Bakın beyefendi bir insanın ailesinin bile onun nerede olduğunu 72
gün boyunca bilmemesi için o insanın büyük olasılıkla gezegen dışına
çıkması gerekir…sizce de öyle değil mi…
Yani..
Yani mi
Evet yani.
Yani bu kadar kayıtsızca yani….üstelik arkadaşınız kaybolsa bile mi
Öncelikle marcel için “arkadaş” ifadesini kullanmak pek doğru olmayabilir zira “arkadaş” olduğumuzu söylemedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder