Sadece sümbül tebere anlatabileceğim şeyler olduğunu düşünüyorum.
Sadece onun beni anlayabileceği durumların olduğunu..bu önce huzur
veriyor. Birisi beni anlayabilir..eğer anlatabilseydim.. yokluğu ile
birlikte bu fikir sinir bozucu ve anlaşılmaz.
-bu fotoğrafta sümbülteber ve ben daha yakın görünüyoruz (öyleyse ben
ona onu sevdiğimi söylemiş olmalıyım) bunda ise o dikkatle bir şeye
bakıyor…neredeydik?
Temel soru bir insanın herşeye ait herşeyi unutup nasıl olur da bir
insana ait hiçbir şeyi unutmuyor oluşu…ve büyük olasılıkla bir hayale
ait hiçbirşeyi unutmuyor oluşu. Sümbülteber bir hayal bir kahramandır,
çayı üç şekerli içer ve ben sanırım şekersiz içiyorum..öğleden sonraları
paydosla hanım arkadaşlarından birinin koluna girip “biliyor musun” la
başlayan bir cümleyi uzun bir tebessümle sürdürür..sonra özür
dilercesine ayrılır arkadaşının kolundan…evet özür dilermiş gibi
ayrılır. Özür dilemek…ben özür dileyen biri değilim sanırım, böyle
olmam gerektiğini elbette öğretmişlerdir..öyleyse olmayı denemeli, mi,?
Özür dilemem gerektiğini sanmıyorum…kendimi böyle seveceğim..yazarın
hafıza kaybından sonra..bu fırsatı değerlendirip bu öykünün sonunda
kendimi koşulsuz seven bir “kahraman” olmalıyım….
Kahraman: Bir oyunun gelişmesinde, seyirciyi kendiyle özdeşleştiren,
en önemli oyun kişisi, Bir edebiyat eserinde, olayların merkezi
durumunda olan kimse, Oyunun baş kişisi bk. Protagonist, Anlatı ya da
oyunlarda önde gelen kişiler, Köken: Farsça: Cinsiyet: Erkek 1. Yiğit,
cesur. 2. Bir olayın, serüvenin başlıca kişisi. 3. Sessiz, yumuşak
kimse.
Birini kurtarmam gerekmiyor muydu?
Yazarın hafıza kaybının ardından kendi bitmeyen kitabına duyduğu ilgi
bir başka yazarın kitabına duyduğundan farklı değil. Ve üstelik şimdi
“kahraman”ın ağzından dinlediği öykü ile bir sümbül teber bulamazsa
hayatının sonuna kadar derin bir yalnızlık ve yoksunluk hissi duyacağını
düşünüyor..
Bir kadın olmalı…bir kadını çok seviyor olmalıyım..? kimseye anlatmadım mı?
-Onlarca kez sümbülteber’in öykü kahramanın olduğunu, onu izlediğini söyledin, hatta onu takip ettiğini..
-peki onu seviyor muyum?
-doktorunu ara, ilk fırsatta görüşelim..üzülme halledeceksin.
-hafızamı kaybettim ben
-hiçbir şeyini kaybetmedin, saçmalama, cüzdan mı bu? Ne demek hafızamı kaybettim? Bul o zaman.
Neyi?
Neyi hatırlamak ister insan? Bilinç bilinçli bir silmeyi bu denli profesyonel olarak gerçekleştirebilir mi?
Evet sen iyi bir yazarsın….
Nasıl bir adam bu ? Kendisine yapması gerekenleri söylüyor..
-öğleden sonra baskı için zaman iste..yalan söyleme..bitmedi de.
Bir sabah uyanınca gregor samsa’ydım demek gibi bir şey bu…Kim? Kimin
öyküsünü yazıyordum..ortada yazarın hafıza kaybı, dolayısıyla öykünün
kahramanının hafıza kaybı, herşeyden habersiz bir sümbül teber, şaşkın
bir yayın evi, günde mutlak bir kez arayan ve “nasıl olduğumu” soran bir
doktor (parasını sigortadan alıyor olmalı- iyi bir şirket olmalı) ve
lanet bir kitap, lanet yarım bir hayat….yaratıcı güç….başka şeyler
seviyor olabilir miyim? Örneğin hep mi yazar olmayı istemiştim, belki
bir tur rehberi hı?? Belki bir posta memuru? Başka hiçbir şey istememiş
olabilir miyim? Annem sakin, sorularımı yanıtlıyor (doktor gerçekten iyi
olmalı) kitap okumayı severdin, hayalgücün hep övgü dolu sözler
almıştır..botanikten söz ederdin, leyla’nın çiçeklerine birlikte
bakardınız, başka çocuk hayvanları sever ama sen kesinlikle çiçekleri
seviyorsun.
“bir botanik uzmanı, botanikçi,adı her neyse o’yum ben.evet ben.bir botanik uzmanıyım.”
Saçmalamayı keser misin? Sen bir yazarsın, bak bunları da sen yazdın,
evinde sadece üç saksı çiçek ama yüzlerce kitap var..bak bakalım
etrafına sence burada bir botanik uzmanı mı yaşıyor? Hem sonra bunu niye
yapıyorsun? Ben bu denli aklından kurtulmaya çalışan bir adam daha
tanımadım oğlum..kızlar falan..takıl ya biraz..rahat bırak kendini,
güven arkadaşına..sen bir yazarsın..oki..
-düşünmeliyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder