17 Nisan 2013 Çarşamba

Peki, o zaman hanımefendiye yolu göster alex/ karşılaşma II

“Güneyden 4pik oynuyorsunuz. Batı sinek As ve Sinek Rua çekti ve karo oynadı. oyunu planlayınız”….
-Ası çekip tek ruaya önlem alarak-kural şu: kızı dışarıda bırakırsan başını belaya sokar.Kızı dışarda bırakma-
-Kartları daha sıkı tutarak- böyle bir kural hatırlamıyorum?
Öğleden sonra: -İtalyanca öğretici (yapısal yolla) kitap ciltlenecek,
-Edimin içtepisel omasının makbul olduğu durumlarda yöntem sorunsalı incelenecek…
-Nefes egersizi…hımmm neden etüd..neden egzersiz…doğru nefes teknileri…. herkes nefes alır..öyle ya da böyle….fırçayı tutar..tuale yürür…kağıda kalemle…fikre bir başka fikirle…deneyimin ve ustanın varlığını red ile yücelme isteğinin engelinden kurtulmak..kurtulmak….ve kediler hep meraklı ve başını belaya sokmaya meyillidirler der efsun hanım….onca yıl sonra bir tesadüfle karşılaşıp burada sanki hiçbir şey olmamış sanki onca yıl önce söz verdiği yere gelmiş gibi davranırken….lakerda tartılır…ince ince kesilirken…dükkan sahibi işinin ehli bir elması işler incelikte bir işçilikle dilimler keserken büyük bir merak endişe ve dikkatle dükkan sahibini izlerken..dakika önce kendisine verilen parçadan hoşnutsuz kadının elindeki pakete hak verip dükkan sahibini hipnotize etmek isteyen gözlerle izleyip “bunu başarabilirsin” moral desteğini sessiz verirken…hayat onunla yan yana yürürken ne kadar da uzuuunn gelirken… “son akşam yemeği” ne atıfla “gökyüzünde rakı sofrası” (ki kavramsal olarak bu o yemeğe katılan ekibin yapmasının artık ironik ve absurd olarak daha reel görünebileceği bir şeydi ” nina simone’nun sesi ansızın “do what you gotta do…” davetiyeleri böyle hazırlamalıyım diyor…..avluda ölgün ışıklar salınır, uzun baygın bir öğleden sonra henüz başlamışken….uzun baygın bir öğleden sonra gibi bir hayat henüz başlamışken….şen kahkası sızıyor avluya….kendi kendine kaybettiği bir şeyi bulmanın kendikendine neşesi… “ay bunu buraya ne zaman”…ve ne zamandır arıyordur sorsanız…..izliyorum onu…geçen yıllar içinde düzenbazlığından, hileli gel-gitlerinden bir aşkla sıyrılmış olabilir mi…ve şimdi gökyüzünde rakı sofrası hazırlığına saatler öncesinden girişir, bana burada onu tüm yaşamı boyunca kutsal bir heykel gibi hatırlıyor oluşumu sezmişcesine kahve ikram eder, kulağının arkasına, saçının arasına kocaman egzotik, çocukken korktuğum çiçeklerden birini yerleştirirken…ritüelin tersinden okunuşu üzerine postyapısalcı bir egzersize neden bu denli ihtiyaç duyduğumu düşünüyorum…bir an susuyor…sadece bir an…ender rastlanılır bir durum…efsun hanım pis geveze…chi parla molto? Lei parla molto…chi parla piccolo? Noi parliano….. ….gülümsüyor….min-ell aşkkk…
Yapabileceklerim:

Burada birkaç saat daha kalıp akşam yemeği hazırlıklarına yardım edebilirim,
Hani…kimdi o???…marangoz olmalıydı…dairesinde çalışan…merakına istinaden Perec’ten aradığı bölümü eve gidince ona telefonda okuyabilirim,
Ne kadar da güzelleşmişsin tanrım aşk sana ne çok yaramış diyebilirim
Lazanya için kritik bilgiler tartışabilirim
Postane yolumun üzeri değildir ama yolumun üstü ne olacak diyerek bilmem ne derneğine yazdığı mektubu postaya vermeyi teklif ederken onun ne zaman bu denli sosyal sorumlu biri olduğunu merak edip hayrete düşebilirim
Yemeğe kalma teklifini kabul edebilirim…
….
….
Bir şey soracaktın diyor..söylediklerimi dinliyor olabileceğinin aklımın ucundan geçmediğini itiraf etmeliyim…
Ben…(neden kekeleyerek…)kızı dışarda bırakmak üzerine bir şeyler söylemiştin….diyebiliyorum….gülümsemeye çalışıp neden bu denli konuşmakta zorlandığımı düşünerek…sessizliğin cam karnında geziniyorum yüksek topukla, bir şemsiye ucuyla..ya da pürüzsüz karnında usta işi bir bıçakla..henüz terkedilişimi gizlemek isteyerek…bölmek, çizmek… nedendaha önce bu kadar zor gelmemişti…bir sess…neşeyle anımsıyor….efsun hanım piss umursamazz…bu “kural” diyor…mabed dişi ile kurulur…içeride tadilat varken bile onu dışarı çıkarmayacaksın…aksi takdirde tanrıçan sana teksas’tan mektup yazabilir…
Öğleden sonra (çünkü çok uzun)
Bütün bunları nereden bildiğini merak ediyorum… belki yine birlikte bazen şehir kütüphanesine gidebileceğimizi söylüyor….gülümsüyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder