“Güneyden 4pik oynuyorsunuz. Batı sinek As ve Sinek Rua çekti ve karo oynadı. oyunu planlayınız”….
-Ası çekip tek ruaya önlem alarak-kural şu: kızı dışarıda bırakırsan başını belaya sokar.Kızı dışarda bırakma-
-Kartları daha sıkı tutarak- böyle bir kural hatırlamıyorum?
Öğleden sonra: -İtalyanca öğretici (yapısal yolla) kitap ciltlenecek,
-Edimin içtepisel omasının makbul olduğu durumlarda yöntem sorunsalı incelenecek…
-Nefes egersizi…hımmm neden etüd..neden egzersiz…doğru nefes teknileri….
herkes nefes alır..öyle ya da böyle….fırçayı tutar..tuale yürür…kağıda
kalemle…fikre bir başka fikirle…deneyimin ve ustanın varlığını red ile
yücelme isteğinin engelinden kurtulmak..kurtulmak….ve kediler hep
meraklı ve başını belaya sokmaya meyillidirler der efsun hanım….onca yıl
sonra bir tesadüfle karşılaşıp burada sanki hiçbir şey olmamış sanki
onca yıl önce söz verdiği yere gelmiş gibi davranırken….lakerda
tartılır…ince ince kesilirken…dükkan sahibi işinin ehli bir elması işler
incelikte bir işçilikle dilimler keserken büyük bir merak endişe ve
dikkatle dükkan sahibini izlerken..dakika önce kendisine verilen
parçadan hoşnutsuz kadının elindeki pakete hak verip dükkan sahibini
hipnotize etmek isteyen gözlerle izleyip “bunu başarabilirsin” moral
desteğini sessiz verirken…hayat onunla yan yana yürürken ne kadar da
uzuuunn gelirken… “son akşam yemeği” ne atıfla “gökyüzünde rakı
sofrası” (ki kavramsal olarak bu o yemeğe katılan ekibin yapmasının
artık ironik ve absurd olarak daha reel görünebileceği bir şeydi ” nina
simone’nun sesi ansızın “do what you gotta do…” davetiyeleri böyle
hazırlamalıyım diyor…..avluda ölgün ışıklar salınır, uzun baygın bir
öğleden sonra henüz başlamışken….uzun baygın bir öğleden sonra gibi bir
hayat henüz başlamışken….şen kahkası sızıyor avluya….kendi kendine
kaybettiği bir şeyi bulmanın kendikendine neşesi… “ay bunu buraya ne
zaman”…ve ne zamandır arıyordur sorsanız…..izliyorum onu…geçen yıllar
içinde düzenbazlığından, hileli gel-gitlerinden bir aşkla sıyrılmış
olabilir mi…ve şimdi gökyüzünde rakı sofrası hazırlığına saatler
öncesinden girişir, bana burada onu tüm yaşamı boyunca kutsal bir heykel
gibi hatırlıyor oluşumu sezmişcesine kahve ikram eder, kulağının
arkasına, saçının arasına kocaman egzotik, çocukken korktuğum
çiçeklerden birini yerleştirirken…ritüelin tersinden okunuşu üzerine
postyapısalcı bir egzersize neden bu denli ihtiyaç duyduğumu
düşünüyorum…bir an susuyor…sadece bir an…ender rastlanılır bir
durum…efsun hanım pis geveze…chi parla molto? Lei parla molto…chi parla
piccolo? Noi parliano….. ….gülümsüyor….min-ell aşkkk…
Yapabileceklerim:
Burada birkaç saat daha kalıp akşam yemeği hazırlıklarına yardım edebilirim,
Hani…kimdi o???…marangoz olmalıydı…dairesinde çalışan…merakına istinaden
Perec’ten aradığı bölümü eve gidince ona telefonda okuyabilirim,
Ne kadar da güzelleşmişsin tanrım aşk sana ne çok yaramış diyebilirim
Lazanya için kritik bilgiler tartışabilirim
Postane yolumun üzeri değildir ama yolumun üstü ne olacak diyerek bilmem
ne derneğine yazdığı mektubu postaya vermeyi teklif ederken onun ne
zaman bu denli sosyal sorumlu biri olduğunu merak edip hayrete
düşebilirim
Yemeğe kalma teklifini kabul edebilirim…
….
….
Bir şey soracaktın diyor..söylediklerimi dinliyor olabileceğinin aklımın ucundan geçmediğini itiraf etmeliyim…
Ben…(neden kekeleyerek…)kızı dışarda bırakmak üzerine bir şeyler
söylemiştin….diyebiliyorum….gülümsemeye çalışıp neden bu denli
konuşmakta zorlandığımı düşünerek…sessizliğin cam karnında geziniyorum
yüksek topukla, bir şemsiye ucuyla..ya da pürüzsüz karnında usta işi bir
bıçakla..henüz terkedilişimi gizlemek isteyerek…bölmek, çizmek…
nedendaha önce bu kadar zor gelmemişti…bir sess…neşeyle anımsıyor….efsun
hanım piss umursamazz…bu “kural” diyor…mabed dişi ile kurulur…içeride
tadilat varken bile onu dışarı çıkarmayacaksın…aksi takdirde tanrıçan
sana teksas’tan mektup yazabilir…
Öğleden sonra (çünkü çok uzun)
Bütün bunları nereden bildiğini merak ediyorum… belki yine birlikte
bazen şehir kütüphanesine gidebileceğimizi söylüyor….gülümsüyorum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder