17 Nisan 2013 Çarşamba

Platon'u unut..!

Beni öldürdükten sonra gözlerime bak ve üzgünüm çok geciktim, içimdeki bir akıntının yönünü değiştirmem gerekiyordu de ve tekrar özür dile. tekrar."
Bütün bunları daha önce de düşündüğümü anımsamıyorum. nabzımın atışına paralel bir hızla değişiyor renkler. az önce yeşilin tüm tonlarında güzeldim işte… hızla kırmızı karışıyor zihnime… inatçısın. İnatçısın işte diyor ayaklarını hızla yere vurarak. Diyalektik diye bir şey var diyorum. Yüzüme bakıyor. Uzun uzun. Geldiği için inanılmaz pişman bunu okuyabilmek için gözlerinden kâhin olmak gereksiz. Pencereden sokağı izliyorum. Kalkıp gidiyor…
Gümüş yaldızlı kâğıtlara önce özenle kelebekler çiziyorum. Telaşsız. Bunu yapmak için vaktim var. Fazlasıyla vaktim var bunu yapmak için. Kalkıp küçük deftere yazıyorum.
"bunu yapmak için fazlasıyla vaktim var."sonra ana hatlarıyla çizdiğim kelebeği yine büyük bir dikkatle kesiyorum. Makasın -ki çok eski bir makas olduğunu söylemeliyim.
İnce ve uysal olmayan sesini de dinliyorum. İpek böceği denilerek sıcak sulara atılan böcekler uyuyor zihnimde. Kelebekleri kestikten sonra bir tanrı edasıyla elimde tuttuğum kelebeği milyonlarca kelebekten ayıracak olan desenlerini çizmeye başlıyorum. Bu bir nevi onun kimlik kazanışı. Ya da süslenişi. Hangisi? Bir siluetken de fazlasıyla bir kelebeğe benziyordu zaten. sonra karanlıkta bir ışık kaynağının yakınlarındaysa gölgesi benim saatlerce uğraşıp süslediğim kelebeğe hiç de benzemiyor.bir siluet olarak kalışı.hep öyle kalışı bir tesadüf mü peki.bu arada platon'a,mimesise falan atıfta bulunmuyorum.zaten hiç alakası yok.o halde gerçek dediğimiz şey detaydan arınmış bir bütün,amorf kitle midir ve aslında her şey ustalıkla gelişmiş bir ışık gölge oyunu mudur.evrende bir türe dahil olup tekil olabilme özgürlüğü diye bir şey gerçekten yok mudur? -ki olmadığını düşündüğümü söylemeliyim.bknz:töz.bırakıyorum kalemleri, kelebek masanın üstünde eksik, kusurlu, herhangi birinin bir yanlışı gibi kalıyor.bakıyorum.bakıyorum.ben sanırım yanlış anlıyorum."cümleler; kelimeleri, sınırlandırılmış tekil gerçekliğe yaklaştırma çabasıdır"diye yazıyorum.
Bulut.
Hangi bulut.
Büyük,lacivert,şu anda baktığım ve yağmur yağdıracak olan bulut.
Kelebek.
Nasıl kelebek.
Boyamaktan vazgeçtiğim ama eğer tamamlamış olsaydım eşsiz bir güzellikte mor olacak olan, iri gözlü ve kusurlu gibi duran kelebek.
"sınırlandırılmış tekil gerçeklik" de ne demek? Peki. Bir an için durup buna inandığımı düşünecek olursam kelimelerin de bütün, bütün oluşuyla kavranan ama bu haliyle ifadesi mümkün olmayan ( ya da tutarlı ifadesi demeliyim) bir bilgi,gerçeklik içerdiğini kabul etmem gerekecek.o halde ortada ya büyük,merkez teşkil edebilecek kadar öz bir gerçeklik var ve biz onu bütün olarak algılıyor oluşumuza karşın sadece parçalayarak ifade etmeye çalışırken bu çaba süresince bütünüyle merkezden uzaklaşıyoruz ya da her birimizin algıladığı ve anlatmaya,aktarmaya çalıştığını iddia ettiği gerçek bir safsatadan ibaret. Hangisi? Bunu yapma.bunu yapma.kelimelerle daha iyi vakit de geçirilebilir.
…Ah kül rengi bir son
Sondan bir önce dilediğim
Sonsuza akabilmek için… diye yazıyorum. Gülümsüyorum. aklımı yitirmiş ya da kısacık bir an sonra yitirecek olmalıyım.ateşim var ve sürekli gürültülerle sildiğim burnum kıpkırmızı yatağa kıvrılıyorum. ayaklarımı karnıma çekerek."evrende gerçeklik denilen şey insanların safsatasıdır" diyerek uyumak istiyorum. bunu geçmişte yapabilmiş ya da şu an yapabilecek olsaydım hayatımın değişmiş ya da değişecek olacağını düşünerek eğleniyorum ve c vitamini alma konusunda daha istikrarlı olma yönünde kendime söylediklerimi dinlemiş olsaydım şimdi bu derinden gelen üşüme eşliğinde mutfağa gidip çay hazırlamak zorunda olmayacaktım.
Adam uzun füme renkli bir yağmurluk giymiş ve oldukça sinirli bağırıyor kadına
-BANA GERÇEĞİ SÖYLE, BANA GERÇEĞİ SÖYLE.
Kadın sakin. donuk. kesinlikle bu hiddetin öznesi değilmiş gibi
—NASIL?
Suyun kaynama sıcaklığına erişmeden hemen önceki o an ne kadar da uzun gibi. izafiyet. varlık ve gerçeklik algısı izafidir diyerek adaçayı içiyorum. düşüncelerimde tutarlılık arayamayacak kadar hastayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder