14 Mayıs 2013 Salı

sözcükEvi



      Sözcük evi sizin kendinize oldukça çok benzediklerini düşündüğünüz insanlarla doludur ancak yapının ihtişamlı büyüklüğü nedeniyle haklarında böyle düşündüğünüz insanlarla bir araya gelme olasılığınız bir hayli düşüktür. Söylemeliyiz ki bu durum sizi üzmesin çünkü bu his tam bir yanılsamadır. Sizi Beckett’e taşıyan yol ve deneyim bir başkasının akşam atıştırması olabilir.




13 yorum:

  1. Beckett, oldukça yerinde, tatlı-sert bir vuru olmuş. Absürd ile fransız direnişi arasında, ve her ikisinde de "orda" olan birey'i (evet şu meşhur BİREY'i) kim neyle hiçleyecek acaba? İşin ironik tarafı, bazıları bunu hiç anlayamayacak. Üzülmeyecek bile ..Hatta yanılsama bile olmayacak (olması için soru işareti gerekir, olasılığa dair)...Üzülecekleri şeyler ise, kurban olacak. Bazılarının atıştırması bile olmayacak.

    YanıtlaSil
  2. "insan" oluşun absürdlüğü fikri, duygusu, deneyimi ile kuşatılmış insanın kendi rutinlerine,tercihlerine sesine, gülümseyişine, kılına, tüyüne olan mesafesi sofistike bir yalnızlığa neden olunca ben bunu çok üzücü-komik buluyorum. Bu halimize çok üzülüp çok gülüyorum zira ben Beckett misali sırf kendime eşlik olsun diye bir melodi mırıldanıp elimi elimin üstüne yine sırf eşlik olsun diye koyup bununla meşgul olurken ne kadar kolay hemen bir başkası eşliğinde o pek sevmedikleri yalnızlık hislerinden kurtuluşu, birbirlerine eşlik edişi insanların. şaşılası...size benzediğini düşündüğünüz insanlarla karşılaşma olasılığı bile memnuniyet verirken aslında sizi benzeş bulduğunuz yere getiren yolun farklı ve farklı deneyimlerle dolu oluşu aynı zamanda olanaksız benzerlik korelasyonu:) çok isterdim patlamış mısır yerken diğer kadının ayakkabısını düşünebilmeyi.

    YanıtlaSil
  3. elinize sağlık.. Umarım sözcükEvi'nizle (daha doğrusu evlerinizle) ilgili bir dizi melodi yakalar ve sizlerle paylaşırım. Nedense hep festina lente diyesim geliyor: )

    YanıtlaSil
  4. "festina lente" bu; benim çalışmalarımın da nihai motto'su gibi... elbette çok seviniriz müzikle yapacağınız eşliğe...bana bu; bir zamanların dünyasında sanatçıların kolektif çalışmalarını anımsatıyor. Seviyorum bir araya gelen, üreten insanları. Beuys'un "toplumsal heykelleri" misal, herkes bir ucuyla sanatçısıdır bu evrenin...Örneğin; oik0s öyle güzel yerlerde kullanıverir ki çizdiğim resimleri...daha önce aklıma bile gelmez, kıskanırım:) müzik ise onun ve sizin ilgi duyduğunuz bir alan. Ben iyi bir dinleyici olduğumu söyleyebilirim. Bir zamanların dünyasında her yaratıcının kalbinde taşıdığı o pırıl pırıl, naif ve içten, kırılgan ve güçlü tüm hislerin, dileklerin anısına...hala bir araya gelip içtenlikle ilham alabiliyor, üretebiliyorsa insanlar...sanat hala yaşıyordur.

    YanıtlaSil
  5. Festina Lente, benim de "amatörce" yapmak istediğim ve kapağını bile hazırladığım, lakin henüz boş denecek kadar YOK bir albümün adı:)
    ................yerböcekX'iniz altında paylaştığım "um den r" ve şu ana kadar paylaşmadığım "galapagos'un kayıp mirketi" ana teması altında yer alan bir kaç minik çalışmayı saymazsaK.. Umarım bir gün tamamlarım. Arada sözcükev'lerinizi tekrar tekrar okuyorum, melodiye vesile olacağı kanaatiyle:)

    Öte yandan, mesajımı iletiverin lütfen oik0s da yazsın ara sıra:)

    YanıtlaSil
  6. uzun ve zorlu bir yolculuk olduğu kesin. Umarım sizin albümünüz, benim kitabım gerçekleşir. Kendi adıma tembelliğin dışında da bir açıklaması var elbet yavaşlığın. Örneğin; çoklukla yazılarıma bakıp ıghh hadi canım sen de falan diyorum. Pek önemsediğim söyelenemez yazılarımı. Sağolsun sevgilim Gökyüzüm silkeliyor arada bir kendime geliyorum:)paylaşımlarınızı bekleriz.

    YanıtlaSil
  7. Ağır şeyler yazmak istiyorum: Mesela "Je vous aime madame"...

    Salyongozun kabuğundan çıkması bir şiddet gösterisidir. Ya çıkmayışı; İsa'nın diğer yanağını dönmesi midir ? Halbuki aşk, kabuksu bir derinlik ile aşırı uyarılmışlık arası biryerlerde gizli olmalı... Beckett'in yürüyen adamlarının mekanik geometrisi içinde her varoluş hapsolur. Önce kabuğun içinde yaşamalı...

    Biraz acele oldu. :)

    YanıtlaSil
  8. "...Halbuki aşk, kabuksu bir derinlik ile aşırı uyarılmışlık arası biryerlerde gizli olmalı... " ben de seni seviyorum Gökyüzüm.

    PS: tuhaf bir şekilde aynı anlarda salyangoz metaforu ile yaklaşmışız bir düşünceye güldük tabi:)

    YanıtlaSil
  9. Öte yandan;

    Oik0s'un aksine,çocuksu ve narin şeyler yazmak istiyorum ben bu aralar.

    .....Limon ağacı yaprağının yanına iliştirdiğiniz "panik"....-boş bırakıyorum bundan sonrasını, sağlık dedikleri böyle birşey herhal-.

    ne diyordu şair: sürdü kuşların savaşı,gece gündüz..ahir zamandaydılar. Yoruldular, lakin düşmediler, bırakmadılar.

    Ve her biri, kendi kanadıyla ayrıldı savaş meydanından..

    Çocuksu, narin şeyler yazmak istemekle, sert şeyler okuma isteği arasındaki fark.. Bak o da göğsüme çöken ağrıyla ilgili olabilir belki. Her halukarda iyi bir bileşke, oik0s devam et:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her ne kadar fiziken ve bence mistik olarak o büyüklüklerde bir limon ağacı yaprağı olmasa da...kalbimize ve fikrimize uzatılan daha büyük yapraklar da mevcut...kıvranıp, çırpınıp, kanatlarınızı büyük oranda bıraktığınız savaş meydanında ansızın Poe'nun "kuzgun"u yoklayabilir mesela fikrinizi ya da bir A. Telli, A. İlhan , Cansever şiiri kaplayabilir kalbinizi. İşte o zaman sizin minik böcek gibi bizler de büyük yaratının devasa limon yaprağında belki bir bahçenin ölgün ışığında dinlenir, tazelenir yeniden deneriz pek çok şeye benzeyen herşeyi. Ve "tuhaflığı" büyük ve egzotik bir meyve gibi dilimleriz. kimseye benzemezliğin tadını bularak. (bir ikinci yeni şiiri gibi mi oldu ne:) )

      Sil
  10. Pes.. haddimi biliyor ve daha fazla yazamıyorum:)

    YanıtlaSil